Yakma Resim...
"Sepya*-Beyaz Resim..."
Fr:Pyrogravure
İng:Pyrography/Woodburning Picture Alm:Brandmalerei
İta:Pirografia
*Sepya :
Ahşap yanığı rengi, kahverenginin bir türevi
·
Tanımı:
Pyrogravure (yakma resim) tekniği, ahşap veya diğer
elverişli malzeme yüzeylerinin kızgın metal
kalemlerle yakılarak çeşitli motiflerle bezenmesi
işleminde kullanılan bir dekoratif sanat
tekniği olarak doğmuştur. Ancak zaman içinde
resim sanatında da kullanılmaya başlanmasıyla
birlikte; klasik siyah-beyaz resim tekniği
tarzında, “sepya-beyaz” resim tekniği olarak
gelişmiş ve güzel sanatlar alanında yerini almaya
hazır, çağdaş bir resim tekniği haline gelmiştir.
·
Dekoratif (bezeme) amaçlı kullanımı :
Pyrogravure tekniği dekoratif amaçlı olarak antik
çağlardan itibaren özellikle ahşap ve deri eşyaların
bezeme işlemlerinde kullanılmıştır. Günümüzde bu
tekniği dekoratif amaçlarla kullanan muhtelif
ülkelere mensup sanatçıların çalışmaları aşağıdaki
adreste, dünyaca ünlü pyrogravure sanatlar yazarı ve
uzmanı Bn. Kathleen Menéndez (A.B.D.)
tarafından kurulmuş olan, dünyanın en çok tanınan ve
en saygın Pyrogravure Sanatlar E-Müzesinde
(E-Museum of Pyrographic Art/Pyromuse)
izlenebilir.
http://pyromuse.org/decorative.html
Pyrogavure
tekniğini Türkiye’de dekoratif amaçlı olarak
kullanan sanatçılardan Hüsnü Züber’in ahşap
obje bezeme çalışmaları ve Münir Erbörü’nün
hat ve tezhip çalışmaları aşağıdaki linklerde
izlenebilir:
http://carverscompanion.com/Ezine/Vol11Issue1/KMenendez/KMenendez.html
http://munirerboru.com
·
Resim sanatında kullanımı:
Pyrogravure tekniği geçtiğimiz birkaç yüzyıl içinde,
özellikle 19.yüzyıldan itibaren resim sanatında da
kullanılmaya başlanmış ve sanatsal açıdan büyük
değer taşıyan önemli çalışmalara imza atılmıştır.
19. Yüzyıl pyrogravure ressamlarından Ball Hughes
(İng), J. William Fosdick (A.B.D) ve
Charles H.F. Turner (A.B.D.) gibi sanatçıların
yaptıkları pyrogravure tablolar bugün dünyanın belli
başlı müzelerinde ve özel koleksiyonlarında özenle
saklanmaktadır. Bn. Kathleen Menéndez ve
dünyaca ünlü pyrogravure konservatörü, bu alanda ilk
ve tek doktora sahibi Bn. Susan M. Millis ’in
(İng.) müştereken yaptıkları araştırmalar sayesinde,
geçen yüzyıllarda yapılmış olan pyrogravure eserler
yeni yeni gün ışığına çıkarılmaya başlanmıştır.
Kanaatimizce; çok sayıdaki bu tür antika eser, bugün
dünyanın muhtelif müzelerinin arşivlerinde ve gizli
kalmış özel koleksiyonlarında keşfedilmeyi
beklemektedirler.
Geçen yüzyıllarda yaşamış olan yakma resim
sanatçıları hakkındaki bilgiler ve herbiri antika
sanat eseri değerindeki çalışmalarının görüntüleri
aşağıdaki adreste izlenebilir.
http://pyromuse.org/antique.html
Pyrogravure resim tekniği son yıllarda birçok ülkede
yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de hemen hemen hiç bilinmeyen bu tekniğin
dünyada giderek artan bir şekilde gördüğü ilgi,
gelecekte popüler bir resim tekniği olacağına
ilişkin görüşlerimizi kuvvetlendirmektedir.
Pyrogravure ressamlarının bir kısmı bu tekniği kendi
saf ve orjinal haliyle; sadece ahşap
yanığı renk tonları ile uygularken, bir kısmı da
muhtelif boyalarla renklendirme yaparak
karışık teknik tarzında uygulamaktadır.
Pyrogravure resim tekniğini günümüzde başarı ile
uygulayan muhtelif ülkelere mensup ressamların
çalışmaları aşağıdaki adreste izlenebilir.
http://pyromuse.org/portraits.html
Yukarıdaki linkte yer alan yakma resim
sanatçılarından dünya çapında ön plana çıkmış
olanlar ve bu sanatı farklı ve ilginç yöntemlerle
uygulayanlar hakkında Bn. Kathleen
Menéndez tarafından özel olarak yazılmış
belgesel nitelikteki makaleler aşağıdaki linkte
izlenebilir. Yakma resim sanatı hakkında daha geniş
bilgi edinmek isteyen sayın sanatseverlerin ve
özellikle yakma resim sanatını icra etmeye yeni
başlamış olan sanatçıların, kendi yetenekleri ve
sanatsal tercihleri ile en uyumlu yakma tekniğini
tespit edebilmeleri için bu makaleleri tetkik
etmelerinde yarar görülmektedir.
http://pyromuse.org/pyrograffiti_index.html
Yukarıdaki bölümde yer alan pyromuse
linklerine paralel olarak, muhtelif ülkelerdeki ve
Türkiye’deki bazı pyrogravure ressamlarının
çalışmaları da aşağıdaki adreste, dünyanın tanınmış
fotoğraf sanatçılarından Patrick Faleur'a
(İng.) ait web sitesinde izlenebilir.
http://www.pyrography.net
Yukarıdaki
linklerde yer almayan Türk sanatçılardan Jak
İhmalyan’ın (1922-1978) dağlama tekniği ile
yaptığı son derece zarif ve estetik resim
çalışmaları aşağıdaki linkte izlenebilir. Sanatçı
dağlama resim tekniğinin bu etkileyici örneklerini,
çekiç şeklindeki eski tip bir lehim havyesinin ince
kenarını açık ateşte ısıttıktan sonra adeta bir
resim fırçası gibi rahatlıkla ve büyük bir maharetle
kullanarak yapmıştır.
http://ihmalian.narod.ru/tr/pyrogr.htm
Yakma resim tekniği
ile resim yapan diğer Türk sanatçıların
çalışmalarına da, internette yakma resim
kelimeleri aratılarak ulaşmak mümkündür.
·
Yakma resim sanatının güzel sanatlar alanındaki yeri
ve sanat dünyasındaki geleceği:
Bazı sanat çevrelerinde yakma resim tekniğinin bir
güzel sanatlar dalı olarak kabul edilmesinde
tereddütlerle karşılaşıldığı ve bu tekniğin bir
el sanatı tekniği olarak yorumlandığı görülmektedir.
Bunun başlıca nedeni, bu resim tekniğinde bez
tuval yerine ahşap tuval, boya ve resim fırçası
yerine de kızgın metal kalem kullanılmasıdır.
Ayrıca, yakma resim tekniğinin bezeme işlerinde
kullanılan bir el sanatı tekniği olarak doğmuş
olması ve asırlar boyunca da bu şekilde tanınması,
buna mukabil bu tekniğin resim sanatındaki
uygulamalarında bugün ulaşılan noktanın yeterince
bilinmemesi de diğer önemli nedenlerdir.
Sanat tarihi
kayıtlarında açıkça görülmektedir ki, son birkaç
yüzyılda meydana gelen teknolojik gelişmeler sanat
dünyasına da yansımış ve bu yansıma da insanoğlunun
sanata bakış açısında ve sanat dallarını
sınıflandırmasında değişikliklere yol açmıştır.
Nitekim geçmişte güzel sanatlar kapsamına dahil
edilmeyen ve el sanatı / zenaat olarak tanımlanan
seramik, cam işleri, özgün baskı ve
fotoğrafçılık gibi sanat sanat dalları, 20.
yüzyılın sonlarından itibaren birer güzel sanat dalı
olarak kabul edilmiş ve güzel sanatlarla ilgili
eğitim veren fakültelerin öğretim programlarına
dahil edilmiştir.
Zaman içindeki bu değişimler de dikkate
alındığında, bir resim tekniğinde kullanılan
malzeme cinsinin, o tekniğin bir güzel sanat
dalı olarak kabul edilmemesi konusunda, her resim
tekniği için geçerli bir neden teşkil etmemesi
gerektiği düşünülmektedir. Nitekim bugün bez tuval
ve yağlıboya gibi temel malzemeler dışında, çok
farklı malzemelerle yapılmış bazı resim
çalışmalarının da güzel sanatlar kapsamında
değerlendirildiği görülebilmektedir. Pyrogravure
resim tekniği bugün resim sanatında da başarıyla
uygulanabilen bir tekniktir ve bu teknik, kullanılan
malzeme açısından değil, ahşap tuval üzerine
resmedilmiş olan çalışmanın sanatsal değeri
açısından eleştirilmelidir. Bazı sanat
eleştirmenleri ve eksperleri, bu tekniği daha önce
hiç görmedikleri için bir mukayese yapma
imkanları olmadığını, dolayısıyla bu teknikle
yapılmış eserlerin eleştirilmesinin uzmanlık
alanları dışında kalan bir konu olduğunu ifade
etmektedirler. Oysa ki; gerek karışık teknikle,
gerekse sadece ahşap yanığı renk tonlarıyla
yapılmış olan pyrogravure tabloların, mevcut
klasik eleştiri kriterlerine göre
değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Şöyle ki;
muhtelif boyalarla renklendirilerek karışık
teknik tarzında uygulanmış olan bir pyrogravure
tablonun, yine karışık teknikle yapılmış olan
herhangi bir yağlıboya tablo eleştirisinde
kullanılan kriterlere göre değerlendirilmesi (boya
renkleri ile ahşap yanığı renklerin uyumlu kullanımı
dikkate alınarak) mümkün görülmektedir. Çeşitli
boyalarla renklendirme yapılmadan, sadece
ahşap yanığı / sepya rengi tonlarıyla yapılmış
olan bir pyrogravure tablo ise, esasen güzel
sanatların temel bir dalı olan siyah-beyaz
(karakalem) resim tekniğinin değişik bir
uygulamasıdır. Şu farkla ki; bu teknikte resim
kağıdı yerine ahşap tuval, karakalem yerine de
kızgın metal kalem kullanılmakta, uygulama sonucunda
da siyah-beyaz arası renk tonları yerine,
sepya-beyaz arası renk tonları elde
edilmektedir. Ressamımız Selahattin Ölçeroğlu’nun bu
tekniği sepya-beyaz resim tekniği olarak
tanımlamasının nedeni de budur. Dolayısıyla, bu
teknikle yapılmış olan bir pyrogravure tablonun
eleştirisinin de, herhangi bir siyah-beyaz resim
çalışmasının eleştirilmesinde esas alınan kriterler
kullanılarak yapılabileceği düşünülmektedir.
Sanat eleştirmenleri ve eksperlerinin haklı
oldukları konu, daha önce hiç pyrogravure tablo
görmedikleri için bir mukayese yapma imkanları
olmadığı, dolayısıyla yakma resim tekniğinin bir
tablo üzerinde emsallerine oranla ne derecede başarı
ile uygulandığı hakkında bir fikir beyan
edemeyecekleri konusudur. Bu sorunun çözümü de,
yakma resim sanatında isim yapmış olan tüm
pyrogravure ressamlarının yaptıkları eserleri
daha sık sergilemeleri ve bu ender tekniğin tanıtımı
için daha çok çaba harcamalarıyla zaman içinde
mümkün olabilecektir. Tabii ki bu konuda resim
sanatı ile ilgili uzmanlardan ve eleştirmenlerden
beklenen husus, yakma resim tekniğine daha olumlu
bir bakış açısı ile yaklaşmaları, bu tekniği
desteklemeleri ve teşvik etmeleridir.
Çünkü bugün, Selahattin Ölçeroğlu (Türkiye),
Dumitru "Dino" Muradian (Romanya),
Krasimir Hristov (Bulgaristan), Lorraine
Zaloom ve Rodger Letkeman (ABD) ve
Pyrogravure Sanatları E-Müzesinde yer alan yakma
resim sanatının dünya çapındaki diğer ressamları,
yıllar süren ısrarlı çabalar sonrasında bu resim
tekniğinin uygulama yöntemlerini mümkün olabilecek
en üst düzeyde geliştirmişler ve genç
nesillerin bu tekniği kullanabilmeleri için
gereken zemini hazırlamışlardır.
Başarıyla uygulanmış bir yakma resim çalışmasının
dikkatle incelenmesinde de görülecektir ki, bu
teknik bugün ulaştığı nokta itibariyle bir güzel
sanat dalı olarak kabul edilmeyi hak eden ve kendi
Mona Lisa ‘larını yaratabilecek potansiyele
sahip olan bir tekniktir.
Yakma resim tekniğinin yakın gelecekte gözde bir
resim tekniği haline geleceğine, bu tekniğin
geçmişteki ve gelecekteki ustalarının -diğer klasik
resim tekniklerinde olduğu gibi- eserleriyle beraber
sanat tarihi kayıtlarında ve sanat
ansiklopedilerinde hak ettikleri yeri
alacaklarına inanıyoruz.
·
Selahattin Ölçeroğlu’nun Pyrogravure Resim
Çalışmaları :
Pyrogravure ressamı S. Ölçeroğlu, yakma resim
tekniği ile 1950’li yılların sonlarında tanışmıştır.
Ancak o yıllarda Türkiye’de sanatsal nitelikli
çalışmalar yapılmasına imkan vermeyen, teknik açıdan
yetersiz bir düzeyde (sadece yoğun-seyrek noktalar
veya yalın çizgiler halinde) uygulanabilen bu
tekniğin gerçek bir resim tekniği olarak
geliştirilmesi gerektiğini de düşünmüştür. Bu
amaçla ressamımız, daha önce hiçbir yerde
görmediği ancak hayalinde çok iyi
canlandırabildiği ahşap yanığı renk tonlarının her
çeşidini elde edebileceği yakıcı bir metal kalem
tasarlamış ve ısrarlı çabalar sonucunda bu tekniği
sanatsal değer arz eden estetik çalışmalar
yapılabilecek şekilde geliştirmeyi başarmıştır.
Siyah-beyaz (karakalem) resim tekniğine bir
alternatif olarak tamamen kendi hayal gücü ve
çabaları ile geliştirdiği bu tekniği sepya-beyaz
resim tekniği olarak adlandıran sanatçı, ahşap
yanığı renginin muhtelif tonlarından oluşan ilk
pyrogravure tablosunu 1965 yılında henüz 19 yaşında
iken yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre tespit
edilebildiği kadarıyla, Türkiye’de yakma resim
tekniğini resim sanatında ahşap yanığı renk
tonlarıyla estetik ve sanatsal değer taşıyacak
şekilde uygulayan ilk Türk ressamdır.
Bugün yakma resim sanatında dünyanın önde gelen
ilk birkaç ressamı arasında yer alan Selahattin
Ölçeroğlu’nu emsal sanatçılardan farklı kılan
en önemli özellikleri; poster veya grafik çalışma
izlenimi veren küçük ebatlı figüratif çalışmalardan
ziyade, çok daha büyük ebatlarda zengin
içerikli geniş plan çalışmalar yapması, ahşap tuval
yüzeyinde herhangi bir çalışılmamış boş alan
bırakmaksızın tüm yüzeyi bir yağlıboya tablo
gibi bütünüyle değerlendirmesi ve ahşabın muhtelif
tonlarda yakılması işlemini fiziken mümkün
olabilecek en üst kalite düzeyinde
uygulayarak karakalem resim tekniği kriterlerine
uygun görsel sanat nitelikli çalışmalar yapmasıdır.
Sanatçının çalışmaları bu nitelikleri itibariyle
yakma resim sanatının dünya çapında en değerli ve
benzersiz örneklerini/başyapıtlarını
oluşturmaktadırlar.
Ressamımız ahşap yanığı renk tonları üzerine çeşitli
boyalarla renklendirme yapılmasının, bu tekniğin
özünü zedelediği ve orjinalliğini bozduğu görüşüne
sahip olduğundan, çalışmalarında herhangi bir
çeşit boya kullanmamakta, çerçeve deseni de
dahil olmak üzere, ahşap tuvaldeki renk tonlarının
tümünü, tuval yüzeyini kızgın uçlu bir metal kalemle
muhtelif ısı derecelerinde yakarak elde etmektedir.
Uyguladığı tekniğin sırrını “yüzde bir yetenek,
yüzde doksan dokuz sabırlı ve titiz çalışma”
formülü ile açıklayan sanatçının Brezilya’dan
Japonya’ya kadar birçok ülkedeki koleksiyonlarda
tabloları bulunmaktadır.
Selahattin Ölçeroğlu’nun
pyrogravure tekniği ile çok genç yaşlarda iken
resim yapmaya başlamasının ilginç hikayesi ve bu
teknik hakkındaki diğer görüşleri, Bn. Kathleen
Menéndez tarafından kaleme alınan ve aşağıdaki
adreste yayınlanan makalede yer almaktadır.
http://carverscompanion.com/Ezine/Vol10Issue4/KMenendez/KMenendez.html
Bu güne kadar yaptığı çalışmalarında genel olarak
Eski İstanbul gravürlerini konu alan ressamımız,
bunun nedenini ve bu gravürlerle ilgili bir
projesini şu şekilde açıklamaktadır:
“İstanbul’un
geçmiş yüzyıllardaki doğal, kültürel ve sosyal
zenginliklerini günümüze yansıtan, İstanbul’un adeta
görsel tarihçesini oluşturan belgesel
değerdeki bu eserlere ve bu eserleri zarif
çizgilerle ortaya çıkaran Avrupalı gravür
ressamlarına büyük değer veriyorum. Bugün
kitap sayfaları arasında sıkışıp kalmış bulunan bu
gravürleri, sahip oldukları gizemli atmosfer
ve siyah-beyaz formatla büyük uyum sağlayan
ahşap yanığı renk tonlarıyla yorumlayarak
yeniden ortaya çıkarmak, yerli ve yabancı kitlelere
çok farklı bir görüntü içinde tanıtmak istiyorum. Bu
meyanda, bu gravürleri bizlere birer kültür mirası
olarak armağan eden Avrupalı gravür ressamlarının
isimlerini ve anılarını da devamlı olarak
gündemde tutmuş olacağımı düşünüyorum. Bu gravür
sanatçıları bu gravürleri sadece çizmekle
yetinmemişler, onları seyahatname kitaplarında
yayınlamak suretiyle Eski İstanbul’un
zenginliklerini asırlar önce Avrupa’ya tanıtan ilk
Fahri Kültür Elçilerimiz olmuşlardır. Bu
sanatçılar ayrıca İstanbul’da 15. yüzyıldan itibaren
yaptıkları bu gravürlerle Avrupa ve Türkiye
arasındaki kültür-sanat ilişkilerinin ilk
örneklerini vermişler ve bu ilişkilerin günümüze
kadar gelişmesinde öncü rol oynamışlardır.
Özetle; uzun yıllardan bu yana Eski İstanbul
gravürlerini yorumlamış olmamın başlıca amacı, bu
gravürleri ender bir resim tekniğinin zarif renk
tonları ile kültür-sanat dünyasına yeniden tanıtmak
ve bu gravürleri yapan Avrupalı gravür ressamlarının
isimlerini canlı tutmak suretiyle kendilerine karşı
var olduğunu düşündüğüm şükran borcumuzu bir
nebze de olsa ödeyebilmektir.
Bu amaç doğrultusundaki çalışmalarımın son aşaması
olarak, uzun süreden beri sürdürmekte olduğum bir
proje kapsamında Eski İstanbul gravürlerinin
sepya-beyaz yorumlarından oluşan büyük bir tablo
koleksiyonu hazırlamaktayım. Çalışmalarım
tamamlandığında yakma resim sanatının dünya
çapındaki başyapıtlarını içerecek olan bu
koleksiyonu, yorumladığım gravürlerin siyah-beyaz
orijinalleri ile beraber Avrupalı gravür
ressamlarının anılarına düzenleyeceğim bir sergide
sergileyeceğim. Daha sonra da bu benzersiz
koleksiyonu uygun bir mekanda daimi sergi
olarak sergileyebilecek bir kişi ya da kuruluşa
topluca devrederek, uzun yıllar boyunca birçok
sanatsever tarafından izlenmesine imkan yaratmak
istiyorum.
Avrupalı gravür sanatçılarına ithaf edeceğim bu
daimi sergi projemi gerçekleştirdikten sonra Eski
İstanbul gravürleri ile ilgili misyonumu tamamlamış
olacağımı düşünüyorum. Müteakip sanat yaşantımda ise
özgün tablolar yapmayı planlıyorum.”
·
Sergi İzlenimleri:
Ressamımız uzun sanat yaşamı süresince sadece bir
kez kişisel resim sergisi açabilmiştir. Osmanlı
Devleti’nin kuruluşunun 700 ncü yılı kutlama
faaliyetleri kapsamında Kasım 1999’da düzenlenen ve
büyük ilgi gören bu serginin Ziyaretçi İzlenim
Defteri'nde yer alan ve tamamı övgülerle dolu
olan bu izlenimlerden bazıları aşağıda özetlenmiştir
:
× “Sanatçının
kullandığı ve bugüne kadar görmediğim eşsiz ve
harika bir teknik ve bu teknik ile mükemmel uyum
sağlayan zarif bir konu seçiminin ortaya çıkardığı
sonuç, sanatçıyı kendi alanında bir Başsanatçı
yapıyor.”
× "Çalışmalarınız,
standartların inanılamayacak derecede üzerinde."
× “İnsanoğlunun
yaptığı bir çalışma “harikulade”
tanımlamasını hangi oranda hak edebilir? Ustamız en
üst dereceyi zorlama yeteneğini göstermiş.”
× “O
kadar canlı ve çekici ki, kendimi tablonun
içinde, aynı zamanda ve mekanda yaşıyor gibi
hissettim.”
× "Bilinen
klasik resim tekniklerine karşı; bilinmeyen,
şaşırtıcı bir resim tekniği ile adeta meydan
okunmuş."
× “Çok
etkilendim. İzlenimlerimi tek bir kelime ile
özetleyeceğim: Muhteşem..”
... Ve “Son Söz”
Bu web sitesinde izlediğiniz gravür yorumlarının hepsi
geçmişi yansıtıyor. Bu yorumlarda resmedilen
şahsiyetlerin hepsi geçmişte yaşadılar. Biz ise bugünü
yaşıyoruz ve bugünden sorumluyuz. Ancak gelecek için de
sorumluluklarımız var…
Bize emanet edilen kültür zenginliklerini daha iyi
koşullar içinde geleceğe taşımak… Geçmişi unutmadan -ama
geçmişin bağnaz esiri de olmadan -geleceğin çağdaş
İstanbul’unu ve yüce önder ATATÜRK’ün deyişiyle, “muasır
medeniyetler seviyesine ulaşmış” Türkiye’sini yaratmak…
Bu topraklarda var olmuş kültür değerlerinin hep
birlikte yaşandığı ve yaşatıldığı, kültür ve sanatla
yoğrulmuş çağdaş bir İstanbul’u ve çağdaş bir Türkiye’yi
yaratmak…
TEŞEKKÜR
"E-Museum of Pyrographic Art" Linklerinin
sitemizde kullanılmasına müsaadeleri ve yakma resim
sanatının tanıtımı için sarf ettikleri özverili çabalar
nedeniyle Bn. Kathleen Menéndez’e, anılan tanıtım
çabalarına katkıları nedeniyle Woodcarvers On-Line
Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı Bay Matt Kelley'e,
antik pyrogravure eserler hakkındaki araştırmaları ve
çalışmaları nedeniyle Bn. Susan M. Millis’e,
kendi web sitesinin bu sitede bir link olarak
kullanılmasına müsaadeleri ve yakma resim sanatının
tanıtımına katkıları nedeniyle Bay Patrick Faleur'e,
kendilerini yakma resim tekniğinin geliştirilmesine ve
tanıtılmasına adamış olan tüm pyrogravure
ressamlarına, bu sanatı ve sanatçılarını
destekleyen sayın sanatseverlere, sanat
eleştirmenlerine ve ilgili kuruluşlara
teşekkür ederim.
Selahattin Ölçeroğlu
·
İletişim Yolları :
Atölye / Mektup
Adresi : Orhantepe Mahallesi Çınar Caddesi
Barutçu Sokak Bayburt Ap. No:5/C
34865 Cevizli / İSTANBUL
E - Posta :
solceroglu@gmail.com
TELEFON : +90 (216) 383 52 02
Sitenin son güncelleştirme tarihi :
Nisan 2011 |